Makaleler

Tıbbi Malpraktis (Tıbbi Kötü Uygulama) Davaları

            Kamuoyunda adından çokça söz edilen tıbbi malpraktis teriminin anlamı, Türk Tabipler Birliği Meslek Etiği Kurallarının 13. maddesine göre bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi anlamına gelir. Malpraktis hukuki anlamda ise hekimin hastasına yanlış, eksik veya hatalı tanı koyması,tedavi uygulaması yahut operasyonda bulunması sonucu zarar vermesi anlamına gelir. Bu zarar bedensel veya zihinsel yahut kalıcı ya da geçici olabilir.

Hekimler hastalarına karşı icra ettikleri meslek kuralları gereği dikkatli ve özenli şekilde tedavi uygulamak zorundadırlar. İşte hekimlerin bu dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranmaları halinde malpraktis durumundan söz edilir. Malpraktis, tazminat ve ceza hukuku olmak üzere 2 ana başlıkta incelenir.

  1. TAZMİNAT HUKUKU BOYUTU

                Hekimin hatalı, eksik veya yanlış tedavi uygulaması sonucu zarar gören hastaların veya bazı durumlarda hasta yakınlarının uğradıkları zararları gidermek için başvurabilecekleri yol ise malpraktis nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepli davalardır.

                Söz konusu davaların nasıl, nerede ve ne zaman açılabileceği ise somut olaya göre oldukça farklılık arz etmektedir. Buna göre

  • Devlet Hastanelerinde, Aile Hekimliklerinde, Vakıf veya Devlet Üniversitelerinin Hastanelerinde meydana gelen malpraktis olaylarına karşı dava İdare Mahkemelerinde
  • Özel hastanelerde, bağımsız çalışan doktorların muayenehanelerinde meydana gelen malpraktis olaylarına karşı dava Tüketici Mahkemelerinde
  • Eğer doktorun mesleki sorumluluk sigortasından dolayı sigorta şirketine karşı da dava açılacak ise bu davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde

Maddi ve manevi tazminat davaları açılabilmektedir.

Önem arz eden diğer husus ise davanın kimlere karşı açılacağıdır. Kamuda çalışan doktorlar aleyhine doktorun görev yaptığı kamu kurumuna karşı dava açılır. Ancak bu dava sonucu kamu kurumunun malpraktiste bulunan doktora rücu etmek ihtimali söz konusu olduğundan bu davalar söz konusu doktorlara da ihbar edilir. Özel hastanelerde meydana gelen malpraktislerde ise hem doktora hem de özel hastaneye dava açılabilir.

Malpraktis davaları için 1, 2, 5 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Buna göre

  • İdare Mahkemelerinda açılacak davalarda zararın ve doktor hatasının öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık ve her halükarda 5 yıllık,
  • Haksız fiile dayalı olarak özel hastane veya doktorlara açılacak malpraktis davalarında zarar zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten başlayarak 2 yıllık ve her halükarda 10 yıllık,
  • Vekalet sözleşmesine dayalı olarak özel hastaneler veya doktorlar aleyhine tüketici mahkemelerinde açılacak tazminat davalarında 5 yıllık, 
  • Eser sözleşmesine dayalı olarak özel hastane veya doktor aleyhine tüketici mahkemesinde açılacak malpraktis davalarında 5 yıllık

Zamanaşımı süreleri uygulanır.

  1. CEZA HUKUKU BOYUTU

Tibbi malpraktis sonucu hekimin cezai sorumluluğu da hukuki sorumluluğunda olduğu gibi doktorun bağlı çalıştığı kuruma göre değişiklik gösterir. Söz gelimi bir kamu hastanesinde görev yapan doktorun malpraktis nedeniyle soruşturulup cezalandırılabilmesi için öncelikle görev yaptığı yerin en büyük mülki amirinden izin alınması gerekir. Bu makam da duruma göre Kaymakamlık veya Valilik olabilir. Eğer bu makamlar doktorun soruşturulabilmesi için Savcılığa izin verirse ancak o halde Savcılık tarafından doktor hakkında soruşturma başlatılabilir. Özel hastanelerde yahut muayenehanelerde görev yapan doktorlar açısından ise doğrudan savcılık tarafından herhangi bir soruşturma izninene gerek olmaksızın soruşturma açılabilir. Zira söz konusu doktorlar kamu hastanelerinde çalışan doktorlar gibi kamu görevlisi vasfında değildirler.

Doktor hakkında gerekli izin alındıktan sonra ise somut olaya göre genellikle  taksirle öldürme, taksirle yaralama yahut görevi kötüye kullanma suçlarından soruşturma yürütülür.

Malpraktis davalarında başlıca bu taksirli suçlardan soruşturma yürütülmesinin nedeni genellikle hastaların, doktorların tedavi sırasında dikkat ve özen yükümlülüğüne uymaması sonucu zarar görmeleri nedeniyledir. Eğer doktorun zarar verici fiili muayene yahut tedavi esnasındaki dikkatsizliği yahut özensizliği nedeniyle değil de, sırf hastasına zarar verme kastıyla işlenmiş ise bu halde doktorun kasıtlı suçlardan dolayı sorumluluğu gündeme gelecektir. Örneğin hastası ile önceden gelen bir husumeti nedeniyle ona bilerek ve isteyerek zehirli bir ilaç enjekte etmiş ise bu halde doktor kasten yaralama yahut kasten öldürme suçundan sorumlu tutulacaktır.

Doktorların malpraktis vakalarında cezai sorumluluğu açısından irdelenmesi gereken bir diğer husus ise 2022 yılında yürürlüğe giren bir yönetmeliktir.

Bu yönetmeliğe göre malpraktis nedeniyle idarenin hasta veya yakınlara tazminat ödemesi halinde idarenin doktora rücu edebilmesi oldukça sıkı şartlara bağlanmıştır. Şöyle ki; doktorlar malpraktis nedeniyle kasıtlı bir suçtan dolayı ceza mahkemesinde hüküm giymediği ve bu hükmün kesinleşmediği sürece idare doktorlara rücu edemeyecektir. Böylece doktorlara büyük bir güvence getirilmiştir.

Görüldüğü üzere tıbbi malpraktis sonucu maddi ve manevi tazminat ve ceza davaları oldukça karışık ve teknik bir konudr. Zarar gören hastların mağduriyetlerin giderilebilmesi için alanında uzman bir avukatın yardımını almaları oldukça önemlidir. Aksi hale telafi güç veya imkansız hak kayıpları yaşanabilir.

Av. Sancaktar Devlet ÖZKUL, Stj. Av. Hasan TANDOĞAN

Diğer Makaleler