Makaleler

VÜCUT DOKUNULMAZLIĞINA KARŞI SUÇLAR (TCK m. 86 - 93)

Vücut dokunulmazlığına karşı suçlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun Özel Hükümler kitabının Kişilere Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Bu suçlar:

  • Kasten yaralama
  • Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
  • İhmal suretiyle kasten yaralama
  • Taksirle yaralama
  • İnsan üzerinde deney
  • Organ veya doku ticareti

Suçlarından oluşur. Bu suçların bazıları soruşturma ve kovuşturma açısından şikayete tabi iken bazıları açısından bu zorunluluk yoktur.

A.  KASTEN YARALAMA

  1. GENEL OLARAK

Madde metni

Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Kanunun gerekçesine göre kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiştir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek hafiflikteki yaralanmalar ise suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı tutulmuştur. Örneğin kulak kepçesinde kıkırdak dokuyu içermeyen kısmi lezyonlar, göz kapağı/çevresinde ekimoz/hematom, yüzeysel laserasyonlar, mukoza yaralanması ve burkulmalar bu hafifliktedir.

2.  NİTELİKLİ HALLER

Söz konusu suçun seçimlik olarak belirlenen nitelikli şekilleri, bentler hâlinde sıralanmıştır. Bunlar, faile verilecek cezayı artıran genel sebeplerdir.

Kasten yaralama suçunun;

  • Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
  • Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
  • Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
  • Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
  • Silahla,
  • Canavarca hisle,

İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır. Suçun bu şekillerde işlenmesi halinde mağdurun şikayeti aranmaksızın fail hakkında re’sen soruşturma açılır.

B.    NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA

  1. GENEL OLARAK

Kişi suç teşkil eden bir fiili işlerken, kastettiği neticeden daha ağır veya başka bir netice gerçekleşmiş olabilir. Bu gibi durumlarda netice sebebiyle ağırlaşmış suç söz konusudur. Örneğin, basit yaralamada bulunulmak istenirken, kişi görme, işitme yeteneğini yitirmiş olabilir.

Meydana gelen ağır netice açısından kişinin sorumlu tutulabilmesi için, söz konusu neticeye ilişkin olarak en azından taksir dolayısıyla kusurlu bulunması gerekmektedir. Bu hükümle, meydana gelen kastedilenden başka ve ağır netice açısından sorumluluğun, kusura dayalı bir sorumluluk olması sağlanmak istenmiştir.

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçuna ilişkin nitelikli haller fiilin ağırlık derecesine göre kademe kademe düzenlenmiştir. Buna göre ika edilen fiil sonucu mağdurdaki yaralanma arttıkça verilen faile verilen ceza da ağırlaşır.

1.  fıkrada belirtilen ağırlaşmış yaralamalar

Kasten yaralama fiili, mağdurun;

  • Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
  • Konuşmasında sürekli zorluğa,
  • Yüzünde sabit ize,
  • Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
  • Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

2.  fıkrada belirtilen ağırlaşmış yaralamalar

Kasten yaralama fiili, mağdurun;

  • İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
  • Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
  • Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
  • Yüzünün sürekli değişikliğine,
  • Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.

Kasten yaralama sonucu ölüm

Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

C. İHMAL SURETİYLE KASTEN YARALAMA

İhmal suretiyle kasten yaralama suçuna ilişkin koşullar ihmal suretiyle kasten öldürme suçundaki koşullar gözetilerek uygulanır.

Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir.

İhmal, kişiye belli bir icraî davranışta bulunma yükümlülüğünün yüklendiği hâllerde, bu yükümlülüğe uygun davranılmamasıdır. Belli bir icraî davranışta bulunma yükümlülüğüne aykırı olarak bu davranışın gerçekleştirilmemesi sonucunda, bir insan yaralanmış olabilir.

Örneğin, bir sağlık kuruluşunda görev yapan tabip, durumu acil olan bir hastaya müdahale etmez ve sonuçta hasta sakat kalabilir.

Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen yaralanma neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.

İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;

a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,

b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması,

Gerekir.

Neticeyi önleme yükümlülüğü, bazı durumlarda koruma ve gözetim yükümlülüğüne dayanmaktadır. Bu yükümlülüğün kaynağı önce kanundur. Örneğin velayet ilişkisinin ge­reği olarak ana ve babanın çocukları üzerinde koruma ve gözetim yükümlü­lüğü bulunmaktadır. (Türk Medeni Kanunu, madde 335 vd.).

Koruma ve gözetim yükümlülüğünün iradî biçimde üstlenilmesi, neti­ceyi önleme yükümlülüğünün ikinci bir kaynağını oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle, koruma ve gözetim yükümlülüğü, bir sözleşme ilişkisinden kaynaklanabilir.

Bu konudaki üçüncü grubu, öngelen tehlikeli fiilden kaynaklanan ne­ticeyi önleme yükümlülüğü oluşturmaktadır.

D. TAKSİRLE YARALAMA

  1. GENEL OLARAK

Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, basit yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Taksirli suçlarda fail, kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu koşullar altında, objektif olarak varolan dikkat, özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalıdır. Bütün bu yeteneklere sahip olmasına rağmen bu yükümlülüğe aykırı davranan kişi, suç tanımında belirlenen neticenin gerçekleşmesine neden olması durumunda, taksirli suçtan dolayı kusurlu sayılarak sorumlu tutulacaktır. Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

2.  NİTELİKLİ HALLER

Taksirle yaralama suçuna ilişkin nitelikli haller de taksirle işlenen fiilin ağırlık derecesine göre kademe kademe düzenlenmiştir. Buna göre taksir işlnen fiilin ağırlığı arttıkça verilen faile verilen ceza da ağırlaşır.

2.  Fıkrada düzenlenmiş nitelikli haller

Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  1. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
  2. Vücudunda kemik kırılmasına,
  3. Konuşmasında sürekli zorluğa,
  4. Yüzünde sabit ize,
  5. Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
  6. Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.

3.  Fıkrada düzenlenmiş nitelikli haller

Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  1. İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
  2. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
  3. Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
  4. Yüzünün sürekli değişikliğine,
  5. Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.

Özel İçtima Hükmü

Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Fail tek bir taksirli fiili ile birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olmuşsa cezası artırılır. Bu açıdan kanun koyucu bu hükümde özel bir içtima kuralı benimsemiştir.

E.  İNSAN ÜZERİNDE DENEY

  1. GENEL OLARAK

İnsan üzerinde bilimsel bir deney yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenmesi sonucunda mağdurun yaralanması veya ölmesi halinde, kasten yaralama veya kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

2.  CEZA SORUMLULUĞU GEREKTİRMEYEN DENEY

İnsan üzerinde yapılan rızaya dayalı bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu gerektirmemesi için;

  1. Deneyle ilgili olarak yetkili kurul veya makamlardan gerekli iznin alınmış olması,
  2. Deneyin öncelikle insan dışı deney ortamında veya yeterli sayıda hayvan üzerinde yapılmış olması,
  3. İnsan dışı deney ortamında veya hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların insan üzerinde de yapılmasını gerekli kılması,
  4. Deneyin, insan sağlığı üzerinde öngörülebilir zararlı ve kalıcı bir etki bırakmaması,
  5. Deney sırasında kişiye insan onuruyla bağdaşmayacak ölçüde acı verici yöntemlerin uygulanmaması,
  6. Deneyle varılmak istenen amacın, bunun kişiye yüklediği külfete ve kişinin sağlığı üzerindeki tehlikeye göre daha ağır basması,
  7. Deneyin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirmeye dayalı olarak açıklanan rızanın yazılı olması ve herhangi bir menfaat teminine bağlı bulunmaması,

Gerekir.

Çocuklar üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu gerektirmemesi için ise yukarıdaki koşulların yanı sıra

a) Yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların

çocuklar üzerinde de yapılmasını gerekli kılması,

b) Rıza açıklama yeteneğine sahip çocuğun kendi rızasının yanı sıra ana ve babasının veya vasisinin yazılı

muvafakatinin de alınması,

c) Deneyle ilgili izin verecek yetkili kurullarda çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının bulunması,

Gerekir.

Hasta olan insan üzerinde rıza olmaksızın tedavi amaçlı denemede bulunan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, bilinen tıbbi müdahale yöntemlerinin uygulanmasının sonuç vermeyeceğinin anlaşılması üzerine, kişi üzerinde yapılan rızaya dayalı bilimsel yöntemlere uygun tedavi amaçlı deneme, ceza sorumluluğunu gerektirmez.

Açıklanan rızanın, denemenin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirmeye dayalı olarak yazılı olması ve tedavinin uzman hekim tarafından bir hastane ortamında yapılması gerekir.

Yukarıda sayılan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

F.  ORGAN VEYA DOKU TİCARETİ

  1. GENEL OLARAK

Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Organ veya doku satın alan, satan, satılmasına aracılık eden kişi hakkında da aynı cezaya hükmolunur. Hukuken geçerli rıza olmadan, kişiden organ alınması sonucunda mağdurun ölmesi halinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Suçun konusunun doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Canlı bir insandan organ veya doku ticareti suçlarının bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır

Belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Yukarıda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

2.  ZORUNLULUK (IZTIRAR) HALİ

Organ veya dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Organ ve dokunun para veya sair bir maddî menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulması, suç oluşturmaktadır. Kişinin kendi organ ve dokuları açısından bu fiilleri işlemesi de suç oluşturmaktadır. Ancak, kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, hakkında verilecek cezada indirim yapabilmek veya ceza vermekten vazgeçmek hususunda mahkemeye takdir yetkisi tanınmıştır.

3.  ETKİN PİŞMANLIK

Organ veya dokularını satan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz. Bu suç haber alındıktan sonra, organ veya dokularını satan kişi, gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım ederse; hakkında verilecek cezanın, yardımın niteliğine göre, dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

Daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Yazar: Av. Sancaktar Devlet ÖZKUL / Stj. Av. Hasan TANDOĞAN

Diğer Makaleler